10 Haziran 2013 Pazartesi

IBM’in Nanotüp Bilgisayarı





IBM daha küçük ve hızlı transistörler yapmak için yeni bir yol buldu. IBM’deki araştırmacılar bir silikon çip üzerine 10.000 karbon tüp yerleştirdi. IBM tarafından yapılan önceki çalışmalarda nanotüp transistörlerin çiplerinin, silikon transistörlerinkinden üçte bir oranda az güç kullanarak 3 kat hızlı çalıştığı gösterilmiş. İki nanometre çapındaki karbon tüpler sayesinde, çip üreticileri silikon teknolojisiyle mümkün olandan daha fazla transistörü karbon nanotüpten üretilen çiplere yerleştirebiliyor. Fakat üzerinde milyonlarca transistörün yer alacağı nanotüplerin belli bir düzenle yerleştirilmesi araştırmalardaki en büyük sorunlardan biri.

IBM’in New York’taki T. J. Watson Araştırma Merkezi’nde araştırmacılar silikon üzerinde aşındırma yoluyla küçük çukurlar açıyor. Pek çok adımdan oluşan bu işlemle yarı iletken nanotüpler silikon üzerinde çok düzenli bir şekilde sıralanıyor. Daha sonra nanotüplerin

Arı Zehri HIV’yi Önleyebilecek mi?






ABD’li bilim insanları tarafından yapılan bir araştırmada, arının zehrinde bulunan melittin isimli zehir maddesinin nanoparçacıklarla kaplandığında AIDS’e neden olan HIV virüsünü, sağlıklı hücrelere zarar vermeden tahrip ettiği görüldü. Laboratuvar çalışmalarına göre, bu madde nanoparçacıklarla birleştirildiğinde HIV virüsünün çeperinde delikler açıyor, ancak etraftaki diğer hücrelere zarar vermiyor. Melittin maddesi normalde insan hücrelerine de zararlı, ancak tasarlanan parçacıkların yüzeyinde tampon diyebileceğimiz yapılar var. Bu yapılar da zehri taşıyan parçacıkların sağlıklı hücrelerle doğrudan temasını engelliyor.

Melittin adlı zehir maddesini içeren nanoparçacıklar bir jel haline getirilerek virüsün hızla yayılma ihtimalinin yüksek olduğu her türlü vücut bölgesinde HIV’yi önlemek amacıyla kullanılabiliyor. Böylece virüsün neden olduğu enfeksiyonun başlamadan ve başkalarına bulaşmadan engellenmesi sağlanabiliyor. AIDS tedavisinde yaygın olarak kullanılan diğer ilaçlar virüsün vücutta yayılmasını yavaşlatırken, arı zehrindeki bu madde virüse doğrudan saldırıyor ve enfeksiyon oluşmasını engelliyor.

Arı zehri, işçi arılarda zehir bezlerince üretilip zehir torbasında

23 Mayıs 2013 Perşembe

Uydular gökyüzünde nasıl duruyor?



1957’de Sovyetler Birliğinin Sputnik’i yörüngeye oturtmasıyla başlayan uzay yarışı tüm hızıyla devam ediyor. Türkiye yakın zamanda fırlattığı Göktürk-2 uydusuyla bu yarışta kalma ve öne geçme niyetini açıkça belli etti. Bugün uydular hayatımızın bir parçası olmuş durumda. Cep telefonumuzdaki GPS dahi uydular sayesinde çalışıyor. Uydular bilimsel araştırmalardan hava durumunun tahmin edilmesine ve tabii ki haberleşmeye kadar birçok alanda kullanılıyor. Peki ama uydular gökyüzünde sürekli olarak roket motoru kullanmadıkları halde aşağı düşmeden nasıl duruyor?

Newton’un Düşünce Deneyi Bu konunun en basit açıklaması Sir Isaac Newton’un “top güllesi” düşünce deneyidir. Düşünce deneyi tabii ki sürtünme, Dünya’nın dönüşünün

Enzime dirençli nişasta




Englyst ve Cummings adlı iki araştırıcı 1985 yılında nişastanın insan sindirim sisteminde tamamen sindirilemeyebileceği düşüncesini ortaya attı. Çoğu zaman olduğu gibi bu düşünce de bir anlamda tesadüfen ortaya çıktı. Çalışma aslında diyet lifi üzerineydi ve bu tip nişastanın var olduğunu o zamanlar daha kimse bilmiyordu. Bu araştırıcılar 1987 ve 1992’de yaptıkları çalışmalarda nişastayı in vitro yöntemle (denek olarak insan kullanmadan, laboratuvarda sindirim enzimleri kullanarak) sindirilebilirliğine göre üç sınıfa ayırdı ve bunları çabuk sindirilen nişasta, yavaş sindirilen nişasta ve dirençli nişasta olarak adlandırdı. Dirençli nişasta, özellikle kalorisi düşük gıdalarda kullanılabileceği düşünüldüğü için, ön plana çıktı.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Zekâ ve Mutluluk: Dost mu Düşman mı?




Kendi gözlem ve kanaatlerime dayanarak, insanların çok büyük bir kısmının zeki olmak için ciddi çaba sarf ettiğini söyleyebilirim. Aptal sözcüğü hemen hemen tüm dillerde hakaret olarak kullanılıyor. Zekânız ortalamanın altındaysa çoğu toplumda dışlanabilir ve yalnız kalabilirsiniz. Peki, neden zeki olmak istiyoruz? Zeki olmak yaşamdaki nihai hedeflerimizden biri mi, yoksa yüksek zekâya sahip olmak nihai hedeflerimize daha kolay ulaşmamızı sağlayan bir araç mı? Peki ya mutluluk? O nihai bir hedef olabilir mi? Hayatta yaptığımız çoğu şeyi bizi mutluluğa götürsün diye yapıyor olabilir miyiz? Örneğin istediğimiz işi

İnsan DNA sını çözme projesi ''ENCODE''


İnsan Genomunu Anlamlandırma Projesi 2003 yılında tamamlanan İnsan Genom Projesi kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Çünkü insanın genetik kodunun ortaya çıkarılması söz konusuydu. Ancak genetik kodun ortaya çıkarılması yalnızca DNA’yı oluşturan baz çiftlerinin diziliminin ortaya çıkarılması anlamına geliyordu. Bilim insanlarını bekleyen asıl dev bulmacaysa bu dizilimin ne anlama geldiği ve genetik kodun nasıl işlediğiydi. İnsan Genom Projesi’nin hemen ardından başlatılan ve yine çok sayıda laboratuvarın ve araştırmacının dâhil olduğu çok kapsamlı bir proje olan ENCODE (Encyclopedia of DNA Elements) projesi işte bu bilginin peşine düştü. İnsan Genom Projesi’nin tamamlanmasıyla üç milyar baz çiftinden oluşan insan genetik kodunun sadece % 1’inden biraz fazla bir kısmının protein kodladığı anlaşılmıştı. Bu da yaklaşık 20.000 gene karşılık geliyordu. Ancak pek çok bilim insanı, insanın sahip olduğu şaşırtıcı karmaşıklığın genomun o zamana kadar “çöp DNA” olarak anılan % 99’luk kısmında gizli olduğunu düşünüyordu. İşte ENCODE projesi bu

Netbook un sonunu üreticisi getirdi




Bilgisayar üreticisi Asus, 2007 yılında “netbook” adını verdiği yeni ürün sınıfını duyurana kadar kimse küçük ve hafif taşınabilir bilgisayarların bu kadar ucuza satılabileceğine ihtimal vermiyordu. Normal dizüstü bilgisayarlara kıyasla daha düşük performanslı olmalarına rağmen internette dolaşma, metin düzenleme, mesajlaşma gibi temel ihtiyaçların üstesinden gelebilen, ağırlığı 1 kilo civarında olan bu ekonomik cihazlar bir anda tüketicilerin ilgi odağı olmuştu. PC endüstrisi, pazarı genişletmek için